Herakleia antik kentinin bulunduğu alan hem coğrafi güzellikleri hem de tarihi kalıntılarıyla oldukça ilgi çekmektedir. Özellikle pandemi süreciyle birlikte insanların doğaya ilgilerinin artması, bu coğrafyayı son yılların önemli destinasyonlarından biri haline getirmiştir. Hellenistik Dönem’de kurulan Herakleia’da kent dokusu büyük oranda korunmuş olup, bugün kalıntıları görülen yapıların pek çoğu MÖ 3.-2. yüzyıllara tarihlenmektedir. Kentteki birkaç yapının temizliğinin yapılarak, konservasyon çalışmalarının tamamlanması, kentin tanınmasına büyük katkı sağlayacak ve buradaki ziyaretçi sayısını artıracaktır.
Herakleia kenti, mitolojide Ay tanrıçası Selene ile çoban Endymion’un buluştuğu, bu nedenle yeryüzünde ay ışığının en güzel göründüğü yer olarak anıldığından, insanların ilgisini çeken bir hikayeye sahiptir. Latmos Dağı’nın dağ yürüyüşü potansiyeli (fig. 64) ve Bafa Gölü’nün eşsiz manzarası (fig. 65) Herakleia’daki antik yapılarla birleştiğinde, ziyaretçileri hem doğa hem de tarih konusunda eşsiz bir ziyafet sunacak potansiyel ortaya çıkmaktadır. Bölge, ekosistem ve habitat çeşitliliğine, ilginç jeomorfolojik oluşumlara (kumullar, lagünler, tombololar, kıyı kordonları), 16’sı endemik 325 bitki türü ile 261 kuş, 22 sürüngen ve 19 memeli türüne de ev sahipliği yapmaktadır (fig. 66). Bu durum, bölgenin doğaseverler için en önemli tercih nedenlerindendir. Kentin, İzmir-Muğla/Bodrum karayoluna oldukça yakın ve kolay erişilebilir bir konumda olması da bu potansiyeli iki kat daha artırmaktadır.
Herakleia kentinin üzerine Kapıkırı Mahallesi kurulmuştur. Ancak Kapıkırı’nda henüz parselizasyon yapılmamıştır. Bu durum, kentte yapı bazında kazı ve restorasyon çalışmaları yapılabileceğini göstermektedir. Örneğin, Herakleia’nın en görkemli yapılarından biri olan Agoranın üzerinde ilkokul binası yer almakta olup, burası Milli Eğitim Bakanlığı’na aittir. Bunun yanı sıra Athena Tapınağı, Endymion Kutsal Alanı, Göl Kalesi, Kapıkırı Ada Manastırı, Tiyatro ve Liman Kapısı gibi yapılar da şahıs arazilerinin dışında kalmaktadır.
Kapıkırı Mahallesi yüksek turizm potansiyeline sahip olmasına rağmen, yerleşimin alt yapısı buna uygun değildir. Mahalle sakinlerinin pek çoğu geçimlerini turizmden sağlamaktadır. Köyün erkekleri Latmos Dağı’ndaki prehistorik kaya resimleri ve manastırlara yapılacak olan gezilerde rehberlik yapmaktadır. Kadınlar ise el işi yazma, çorap, patik ve yöresel köy ürünlerini kente gelen ziyaretçilere satarak, aile ekonomilerine katkıda bulunmaktadırlar.
1 HERAKLEIA ANTİK KENTİ İLE ÇEVRESİNİN DEĞERLERİ
Kültür varlıklarının değerlerinin anlaşılması, kültürel mirasın korunmasında önemli bir süreçtir. Çünkü bu değerler, hem teoride hem de uygulamada kültürel mirasın korunması için ana yaklaşımların ve stratejilerin önemli bir bileşenini oluşturur. Bu bağlamda sit alanlarının değerleri, kültürel ve çağdaş sosyo-ekonomik değerler olarak iki ana grupta sınıflandırılmıştır.
• Tarihsel Değeri
– Karia Bölgesi, coğrafyası ve tarih öncesi çağlardan Osmanlı Dönemi’ne kadar kesintisiz devam eden tarihsel süreci göz önüne alındığında, Batı Anadolu’nun en eşsiz yerlerinden biridir. Bölgede 100’den fazla arkeolojik alan bulunmaktadır. Bunlardan Aphrodisias, 2017 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiştir. Hekatomnos Anıt Mezarı (2012), Stratonikeia antik kenti (2015) ve Bodrum Kalesi (2016) de UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer almaktadır.
– Karia Bölgesi, Lidyalılar, Persler, Yunanlılar, Makedonlar, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılara ev sahipliği yapmıştır. Bu nedenle bölge, geniş bir kültürel çeşitliliğe sahiptir.
– Efsanevi figür Endymion, Latmos Dağı’nın kişileştirilmesi ve Herakleia antik kentinin kurucusu olarak bilinir.
• Dini-Kutsal Değeri
– Latmos Dağı, prehistorik dönemlerde hava ve yağmur tanrısının kutsal alanının yer aldığı, Anadolu’daki kutsal dağlardan biridir. Anadolu hava tanrısı bölgede Neolitik Dönem’den beri kutsal bir figürdür.
– Antik çağlardan kalma Pagan kültürü, Bizans Dönemi’nde Hristiyanlar tarafından değiştirilmiş ve bu, Latmos’un kutsallığının Neolitik Dönem’den Klasik Dönem’e ve sonrasında Bizans manastır yerleşimi ile Orta Çağ’a kadar devam etmesine yol açmıştır.
• Yaş değeri: Bölgenin tarihi MÖ 6000’e kadar uzanmaktadır.
• Arkeolojik Değerleri
– Bölgede bulunan tarih öncesi kaya resimleri, tema ve üslup açısından olağanüstüdür. İlk kez insan yaşamının konu edilmiş olması bakımından da Avrupa ve yakın çevredeki çağdaşlarından ayrılmaktadır.
– Kapıkırı köyü ve çevresi 1989 yılında İzmir II. Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından birinci derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir.
• Mimari Değerleri
– Herakleia antik kenti, Athena Tapınağı, Agora, Bouleuterion, Gymnasion ve Tiyatrosundan da anlaşılacağı üzere, Hellenistik Dönem’in mimari özelliklerini yansıtmaktadır.
– Kayalık peyzajın kent mimarisi ile bütünleşmesi, Herakleia ve Latmos antik kentlerinin en ayırt edici özelliklerinden biri olarak kabul edilmektedir.
– Bölge, Orta ve Geç Bizans dönemlerine ait mimari ve mekansal özellikleri ile tipik yapı teknikleri ve malzeme örneklerini içermektedir.
– Manastır komplekslerinin kalıntıları, Geç Bizans Dönemi’ne ait dekoratif tuğla işçiliğinin en güzel örneklerini içermektedir. Bu mimari tarz ilk kez Latmos’taki manastırlarda, ardından başkent Konstantinopolis (İstanbul) yapılarında görülmektedir.
– Herakleia ve Latmos antik kentlerinin kalıntılarından getirilerek, yeniden kullanılmış yapı malzemeleri Bizans Dönemi yapılarının cephelerinde görülebilmektedir.
– Mağara ve kiliselerin içindeki resimler, kompozisyon ve stil özellikleri bakımından Bizans sanat tarihinin dikkat çekici örnekleridir.
• Nadirlik Değeri
– Herakleia, sokaklarının ızgara planlı olmasıyla tipik bir Hellenistik şehir planlaması örneğidir. Günümüze ulaşan Hellenistik kent karakteri, şehir planlama tarihi açısından oldukça önemlidir.
– Herakleia’da bulunan sosyal yapılar, antik dönem mimarisini, inşa tekniklerini ve cephe düzenlemelerini anlamamıza olanak tanımaktadır.
– Sur bedenleri ve çatı seviyesine kadar korunmuş gösterişli kuleleri ile Herakleia’nın savunma mimarisi, sadece Türkiye’nin değil tüm Akdeniz havzasının antik çağ savunma mimarisinin en iyi korunmuş örnekleri arasındadır.
– Herakleia ve çevresindeki Bizans Dönemi yapılarının inşa teknikleri, Geç Bizans Dönemi’nin benzersiz “tuğla dolgulu harç derzleri” tekniğinin bir örneğini sunmaktadır.
• Ekonomik Değerleri
– Turizm, yerel halka ek gelir fırsatları sağlar. Artan yerli ve yabancı turist sayısı, köyde yaşayan birçok aileyi, gelen ziyaretçilere hizmet veren pansiyonlar ve restoranlar gibi işletmeler kurmaya teşvik etmiştir.
– Alanda yapılmış olan yüzey araştırmalarıyla köye gelen ziyaretçilerin sayısı artırmış ve bu durum Kapıkırı köyünün genç kuşakları için istihdam olanakları sağlamıştır. Yapılacak olan temizlik, çevre düzenleme, kazı ve restorasyon çalışmaları, kentin daha fazla tanınmasını sağlayarak, ziyaretçi sayısında ciddi artışa neden olacaktır. Bu da bölge halkının istihdamına ve ekonomisine yansıyacaktır.
– Mylasa, Iasos ve Herakleia gibi Karia kentlerine yakın alanlardan çıkarılan yüksek kaliteli mermerler, bölgenin önemli ihraç ürünlerinden biridir. Antik Dönem’in en önemli yapılarından olan Didyma Apollon Tapınağı’na mermer sağlayan bölgede günümüzde halen aktif olarak çalışan mermer ocakları vardır.
• Eğitim Değerleri
– Latmos Dağı’ndaki kaya resimleri, arkeoloji bölümlerinde Prehistorya ana bilim dalı öğrencileri için oldukça önemlidir. Hem tema hem de stil bakımından çağdaşlarından ayrılan bu örnekler dünya genelinde arkeoloji eğitiminde ders olarak anlatılmaktadır.
– Herakleia antik kenti hem planlaması hem de önemli kamu yapılarıyla arkeoloji bölümlerinde okutulan “Hellenistik Mimari” dersinin ana konularından birini oluşturmaktadır.
– Bizans yerleşiminin manastır kompleksleri, kiliselerin bir bölümü veya bir cephenin tuğla dekorasyonu, Bizans Dönemi’ne ait inşaat teknikleri açısından eğitim değerine sahiptir. Örneğin, Kahve Asar Ada Manastırı’nda bulunan Katholikon, bir kilisenin sadece ziyaretçiler için değil, öğrenciler için de eğitici bir bölümünü göstermektedir.
• Sosyal Değerler
– Latmos Dağı, hem bölge nüfusu hem de yabancı turistler için kaya tırmanışı, doğa yürüyüşü ve kamp olanakları sağlamaktadır.
– Bölgede, Herakleia antik kenti hakkında farkındalık yaratmaya yardımcı olan çeşitli festivaller düzenlenmektedir. Örneğin, bölgenin etkileyici doğası ve kültürel varlıkları hakkında farkındalık sağlamak amacıyla 2008 yılında Meandros Festivali düzenlenmiştir. Festival kapsamında Milet, Priene, Didyma, Herakleia, Myus ve Magnesia gibi bölgenin arkeolojik sit alanlarında farklı tematik etkinlikler yapılmıştır. Bu tür faaliyetlerin sürekliliği, bölgenin tanıtımı için önemlidir.
• Doğal Değerler
– Latmos Dağı benzersiz bir coğrafyası ve kaya oluşumlarıyla önemli bir doğal peyzaj oluşturur. Ayrıca bölge, ekosistem ve habitat çeşitliliğine; kumullar, lagünler, tombololar ve kıyı kordonları gibi ilginç jeomorfolojik oluşumlara sahiptir.
– Bölge, 16’sı endemik 325 bitki türü ile 261 kuş, 22 sürüngen ve 19 memeli türüne ev sahipliği yapmaktadır
– Bölge, çoğunluğu zeytinliklerden oluşan çok sayıda tarım alanına sahiptir.
2 HERAKLEIA ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİNİN POTANSİYELİ
• Daha önce de belirtildiği gibi, Herakleia’nın çevresi ve Karia bölgesi çok sayıda önemli arkeolojik alana sahiptir. Yakındaki antik kentlerle birlikte ele alınan Herakleia, bölgede kurulacak olan kültürel rotanın bir parçasını oluşturma potansiyeline sahiptir.
• Herakleia antik kenti ve çevresi antik dönem mimarisi ve sanatını çalışan araştırmacılar için oldukça önemli bir alandır. Bunun yanı sıra hem yapı hem de yerleşim ölçeğinde daha az temsil edilen Orta ve Geç Bizans dönemlerinin mimari özellikleriyle ilgili farklı çalışmalar yapmak için de önemli potansiyeller sunmaktadır. Kent aynı zamanda Bizans dönemlerindeki manastır yaşamını araştırmak isteyenler için de elverişli verilere sahiptir.
• Köyün kıyısındaki Bizans kalesi dışında kalan Bizans manastır kompleksleri ve yapılarının Kapıkırı köyü ve Herakleia antik kenti ile örtüşmemesi nedeniyle bu yapılar modern köyün kontrolsüz genişlemesinden etkilenmemiş, dolayısıyla bu durum Bizans yerleşimlerinin korunmasında önemli bir avantaj oluşturmuştur.
• Ayrıca, Bizans manastır kompleksleri ile Herakleia ve Latmos antik kentlerinin farklı alanlarda olması ziyaretçileri, bir günlük turlarla sınırlamak yerine daha geniş alanda daha fazla zaman geçirmeye teşvik etmektedir. Bu durum köy halkına ek bir ekonomik gelir kaynağı sağlamaktadır.
• Latmos Dağı’ndaki arkeolojik kalıntıların geniş bir alana yayılmış olması, bu kalıntılara kontrollü ziyaretçi erişimini sağlamaya yardımcı olmaktadır.
• Adalarda ve dağların kayalık arazisinde bulunan Bizans dönemine ait manastır kompleksleri ve savunma yapıları, bölgenin doğal ve kültürel varlıklarının entegrasyonunu amaçlayan projeler için önemli potansiyellere sahiptir. Zorlu topografik yapıya sahip olan Latmos Dağı’nı ziyaretçilerin tamamının gezmesi mümkün değildir. Bu nedenle hazırlanacak olan bir proje ile ziyaretçilerin oturduğu yerden Latmos Dağı’ndaki kalıntıları sanal turla gezmesi sağlanabilir.
• Köylülerin antik kent turları sırasında ziyaretçilere eşlik etme ilgisi, kültürel mirasın korunmasına halkın katılımını teşvik etmek için bir fırsat oluşturmaktadır.
• Kültür turizmi, köy halkı için önemli bir ekonomik gelir kaynağı olarak kabul edilmektedir. Bu bağlam, kültürel mirasın korunması süreçlerine doğrudan dahil olmaya teşvik edilebilir.
• Bölge, ekosistem ve habitat çeşitliliği bakımından oldukça zengindir. Sahip olduğu doğal güzellikleri, fauna ve florası, bölgenin arkeolojik kalıntılarıyla birlikte düşünüldüğünde, başka hiçbir coğrafyada karşılaşılmayacak bir potansiyel ortaya çıkmaktadır.
• Geniş katılımlı festivallere ek olarak, bölgede düzenlenen küçük ölçekli kültürel ve sportif faaliyetler, çalışma alanındaki kültür varlıklarına kamu ilgisini artırmak ve köy halkına ek gelir sağlamak için bir fırsat sunmaktadır.
• Bölgenin yönetimi, birinci derece arkeolojik sit alanı ve tabiat parkı olarak belirlenmesi kapsamında hem Kültür ve Turizm Bakanlığı hem de Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kontrolündedir. Buna ek olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ulusal düzeyde tabiat parkından sorumludur. Ayrıca bölge hem Aydın hem de Muğla yerel yönetimlerinin kontrolü altındadır. Bu farklı iç içe geçmiş ulusal ve yerel yönetimler, kentin sürdürülebilir bir şekilde korunmasını sağlamak için daha fazla finansman olanakları sunabilir.
3 KAPIKIRI MAHALLESİNİN SOSYO-EKONOMİK YAPISI
Kapıkırı Mahallesinin tüm yerleşim alanı Bafa Gölü tabiat parkı sınırları içinde olup, köyün 495 hektar büyüklüğündeki idari alanı kamu malıdır. Kişisel görüşmelere göre, köydeki arkeolojik sit alanına birinci derece sit statüsü verilmesi kararından önce tapu almış dört hane vardır. Bu bağlamda köylüler, tapu almak için birinci derece arkeolojik sit kararında değişiklikler yapılmasını beklemektedirler.
2020 yılı nüfus sayımına göre Kapıkırı Mahallesinde 274 kişi yaşamaktadır. Köyün nüfusu 1985 yılından 2000’li yıllara kadar pek değişmemiştir. Bölgedeki Pınarcık, Serçin, Bafa gibi diğer yerleşim yerlerinden farklı olarak Kapıkırı’nda nüfus kaybı yaşanmamıştır. Gençler, alandaki kültür turizmi potansiyelinden kaynaklanan fırsatlar nedeniyle İzmir ve Muğla gibi yakın büyük şehirlere göç etmeyi tercih etmemektedir.
Bölge halkının çoğunluğu geçimini tarım, hayvancılık ve balıkçılıktan sağlamaktadır. Zeytin, Kapıkırı Köyü’nün başlıca geçim kaynağıdır. Ek olarak, 1970’lerden beri turizm, köylülere ek gelir fırsatları sağlamıştır. 1980’lerde artan turist sayısı, birkaç yerel aileyi, gelen ziyaretçilere hizmet veren pansiyonlar ve restoranlar gibi küçük işletmeler kurmaya teşvik etmiştir. Söz konusu konukevleri, konaklama hizmetinin yanı sıra doğa yürüyüşü gibi çeşitli aktiviteler düzenlemekte ve arkeolojik alanlar hakkında ziyaretçilere rehberlik de yapmaktadırlar (fig. 83).
Athena Latmia Kutsal Alanı, Agoranın batısında bağımsız bir kaya kütlesi üzerinde yükselmektedir. Yapının bulunduğu alandaki doğal kayalar nedeniyle zemin altta kesme taşlarla oluşturulan bir platform ile düzlenmiştir. Agoranın kuzeybatı köşesindeki Propylon ile erişim sağlanan kutsal alanda yer alan tapınak, çatı seviyesine kadar korunmuş olması nedeniyle de kentin en dikkat çekici yapılarının başında gelmektedir. Bu nedenle temizlik çalışmalarına bu alandan başlanmıştır. Kutsal alanda yoğun bitki örtüsünün yanı sıra tapınak çevresinde evleri bulunan köy sakinlerinin tapınak terasına ve bir alt terasa büyükbaş hayvanlarını bağladıkları bu nedenle de alanın önemli bir bölümünün hayvan pislikleri ile kaplandığı görülmüştür. Bitki temizliğine ilaveten tapınak terasındaki hayvan pislikleri de temizlenmiş ve hayvanlarını bu alana bağlayan köy sakinleri konu hakkında bilgilendirilerek uyarılmıştır.
Antik dönemde kent planlamaları arasında önemli bir yere sahip olan agora merkezli kent planlamasının önemli örneklerinden biri Herakleia antik kentidir. Antik dönemdeki işlevini bugün de kısmen sürdüren Agora, kente gelen ziyaretçilerin ilk uğradıkları alan olup, aynı zamanda bir otopark vazifesi görmektedir. Agoradaki temizlik çalışmaları batı, doğu ve güney duvarlarının ön kısmındaki bitki temizliği ve güneydeki dükkan/depoların bitki temizliği şeklinde iki bölümde gerçekleşmiştir. Özellikle Agoranın güneybatısında yer alan dükkan/depoların içi yoğun bitki örtüsü, duvarların yıkılmasına sebebiyet verecek kadar büyümüş ağaçlar ve ne yazık ki mahalle halkı ve/veya ziyaretçiler tarafından atılmış çöplerle doluydu. Söz konusu çöpler toplanmış ve bitki örtüsü temizlenerek ziyaretçiler için alan algılanabilir hale getirilmiştir.
Kentin kuzeydoğusunda yer alan tiyatro ve tiyatroya erişimi sağlayan yollarda da temizlik çalışması yapılmıştır. Mahalle içinden tiyatroya erişimi sağlayan yol belli bir noktadan sonra yabani bitkiler nedeniyle neredeyse görünmez olmuştur. Bu alan temizlenerek hem patika açığa çıkarılmış hem de ziyaretçiler için oluşabilecek olumsuzluklar ortadan kaldırılmıştır. Tiyatronun sahne binası yabani otlardan arındırılarak ziyaretçilerin algılayacağı hale getirilmiş, cavea kısmında da kısmi temizlik çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
Kentin ana giriş yapılarından biri olan Liman Kapısı Kapıkırı Mahallesi’ne erişimi sağlayan asfalt yolun hemen yanında olmasına karşın, yapının çevresini saran bitki örtüsü nedeniyle yoldan geçenler tarafından hiç dikkat çekmemektedir. Mevcut yerleşimin ismini almasını sağlayan bu kapının hem iç hem de dış kısmında gerçekleştirilen temizlik çalışmaları ile yapı görülür hale getirilmiştir.